Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum. |
Rütbeler Arası Oranlar
Mugglelar
|
|
080
|
Büyücüler
|
|
020
|
ÖlümYiyenler
|
|
050
|
Yaratıklar
|
|
010
|
Canavarlar
|
|
065
|
Handanlar
|
|
025
|
Elifler
|
|
045
|
Tutkular
|
|
040
|
|
|
Burda bi yazı olsun mesela
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum.
|
En son konular | De Nicolai Diamente (Perş. Nis. 19, 2012 4:43 pm) Barbara Elvfsie (Cuma Nis. 06, 2012 2:41 pm)Christalle Fidelja (Perş. Nis. 05, 2012 6:10 pm)Christalle Fidelja (Perş. Nis. 05, 2012 6:07 pm)Christalle Fidelja (Perş. Nis. 05, 2012 6:06 pm)Yrjö Päivi (Ptsi Nis. 02, 2012 6:13 pm)Roma (Çarş. Mart 28, 2012 12:50 pm)Nathan Depardieu (Çarş. Mart 28, 2012 12:06 pm)Nathan Depardieu (Çarş. Mart 28, 2012 12:03 pm)Liesje de Ruyter (Salı Mart 27, 2012 5:03 pm) |
| Mesaj | Yazar |
---|
Konu: Mekan Sahibi ve Çalışanı Alımları Çarş. Mart 07, 2012 6:06 pm | |
| Mekan Sahibi Olmak veya Mekan Açmak İsteyenler - Kod:
-
Adı Soyadı: Mekan Adı: Mekan Yeri: Mekan Türü: Mekan Betimlemesi: Karakter Özellikleri: Karakter Geçmişi: Örnek Rol Oyunu: Mekan Çalışanı Olmak İsteyenler - Kod:
-
Adı Soyadı: Çalışmak İstediğiniz Mekan ve Görev: Kısaca Kurgusu: Örnek Rol Oyunu: -Her mekanın bir sahibi olabilir. Mekan sahibinin isteğine göre çalışanlar arttırılabilir. |
| Anja Vàrkony Lakabı : Anjy?
Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 07/03/12
| | | Konu: Geri: Mekan Sahibi ve Çalışanı Alımları C.tesi Mart 17, 2012 5:26 pm | |
| Dükkanın Adı: Victoria's Secret Açılış Tarihi: 23.03.2012 Dükkan Hakkında Kısa Özgeçmiş: Sorunlu bir anne-babanın serbest yetiştirdiği tek çocukları Victoria tarafından kurulmuş ve dükkana ismi verilmek suretiyle hanım kızımızın içindeki egoist yön dışarı çıkarılmıştır. Hogwarts'ta okuduğu süre boyunca en fazla kullandığı büyü Amortentia olan Victoria'dan beklenen bir davranış olan seherbazlık yerine dükkan açma fikri ailesi tarafından yine anlayışla karşılanmış, hatta bu pislik yuvasının müdavimleri olmuşlardır. Dükkanın Yeri: Godric's Hollow Dükkanın Kısa Betimlemesi: Kasabanın elektrik ihtiyacının tümünü tek başına tüketiyormuşçasına parlak ışıklandırılmış Victoria's Secret, girişinde "What's your Secret, Victoria?" yazan, buram buram egoizm kokan, narsizmden nasibini almamış bir işletmedir. Geceleri canlılık kazanan, 18.00'dan önce kapılarındaki kilitler açılmayan dükkanın girişinde oldukça çekici, şarkı söyleyen bir kadın portresi vardır ki, dışındaki bu ihtişam içerinin taşmasındandır. İçeri girildiğinde her daim çalan caz parçaları duyulmakta, kimi zaman canlı dinlenmektedir. Canlı müzik yapıldığı için işletmeyi bir kafe gibi düşünmek oldukça hata olduğu gibi, yarı çıplak dans eden kadınlara bakarak genelev muamelesi yapmak da oldukça yanlıştır. Üst kattaki kafeslerde dans eden kadınlar tamamen müşterilerin kendini rahat hissedebilmesi için özenle seçilmiş, iki katlı işletmenin alt katı bar olarak ayrılmışken, üst katı ücreti dolgun özel odalar olarak ayarlanmıştır. Bar kısmında her daim bardak temizleyen, asla konuşmayan bir barmen, biraz ötede ortam çocuğu tabir edilen DJ bulunmakta, striptizciler bu kısımda yer almamaktadır. Bir nevi, aile mekanıdır bar kısmı. Üst katta ise mekanı tanıyan müşterilerin hizmetine tahsis edilmiş kızlar ve odalar bulunmaktadır. Barın hizmetleri sadece dans, canlı müzik ve içkiden ibaret değildir, kıyafet baloları ve temalı partiler de kurulduğu günden beri sırrın bir parçasıdır. Kimi zaman Pulp Fiction türü kurgu temalarıyla müşterilerine eğlence sunan Victoria's Secret, kimi zamansa cadılar bayramı ve noel partileriyle adından söz ettirmektedir. Mekanın sloganı, "What's your Secret, Victoria?"dır ve en çok sorulan soru "Who is your daddy?"dir. Ve buraya geldiyseniz, Victoria her yerdedir. Dükkan Tipi: Bar-Striptiz Kulübü Karakter Özellikleri: Bir cadı ve bir büyücünün aşkı sonucu oluşmuş Victoria bu kadar serbest yetiştirildikten sonra daha ne kadar saçma sapan işler yapabilirim diye düşünmüş ve striptiz kulübü açmaya karar vermiştir. Bu kararını en çok destekleyen kişinin ise babası olması oldukça acı bir gerçek olsada, Victoria yatırımına bakan, babasını dahi yeri geldiğinde tanımayacak yapıda karaktersizin teki. Onun için annesine biraz üzülse de babasını Victoria's Angel tabir edilen kızların kollarında gördüğünde bunun sadece geçici bir heves olduğunu düşünüp işine bakıyor. Karakter Geçmişi: Slytherin mezun olup hayatının tümünü sorumluluk almaktan kaçarak geçirmeyi kafasına koymuş bir sorumsuzluk örneğidir Victoria. Kendini Vicky gibi kısaltmalarla seslenilmesinden nefret eder ve safkan bir Slytherin olmasına rağmen muggle olmayı diler. Bakanlık müsteşarı anne ve Büyüceşura hakimi babanın gurur duyulamayacak kadar pis bir yaşamı olan kızı olarak tam bir utanç silsilesidir. Ve henüz 19 yaşında olan Victoria hakkında söylenecek çok da fazla söz yoktur. - Örneğin:
Vera bir muggle üniversitesinde okumaktan da, muggle yaşantısının içinde olmaktan da oldukça hoşlanıyordu; fakat bakanlıktaki işinin ondaki yeri ayrıydı. Bir yandan kendini bir muggle gibi hissediyor, tamamen onların arasında yaşıyor, bir yandan büyücü merkezinin göbeğinde çalışıyor, sihir bakanı asistanı görevini hevesle yerine getiriyordu. Psikolojide bunun oldukça ilginç isimleri ve teşhisleri vardı. Kısaca ise ne yardan ne serden vazgeçmek denilebilirdi genç kadının içinde olduğu bu duruma. Aslında bu koşuşturmaca maddi olarak, çift kimliklilik durumu manevi olarak oldukça yıpranmasına sebep oluyordu; yine de Vera cuma gecesi tamamen neşeyle bakanlıktan çıktıktan sonra çok sevdiği ve mugglelar ile büyücüleri bir arada gözlemleme imkanı bulabildiği nadir barlardan birine gitti, bar tarafına oturup barmeni izlemeye başladı. Bitirme tezi için insanlar hakkında gözlem yapıyor, muggleların mitoloji sandığı büyücülerin davranışlarıyla muggle davranışları arasındaki benzerlik ve farklılıkları inceliyordu. Çalışmasının büyük ses getireceğinden emin olmasının sebebi ise bir takım kehanet hilelerine başvurmasıydı; tabii konumuz bu değil. Konumuz Vera'nın o gece barmene sorduğu sorular. Vera, bir bira sipariş ettikten sonra çantasından pahalı defterini ve tüy kalemini -bir muggle kırtasiyeden almıştı. Tüy şeklinde tükenmez kalem- çıkarttı. Bu barmeni birkaç haftasonu boyunca izlemiş, durağan hareketler gösterdiğine kanaat getirmişti. Müthiş bir örneklemdi.
Bu fırsatı değerlendirmeye pek meraklı olan Vera birasından küçük bir yudum alıp adamla konuşmaya başladı. Aslında bir sohbetten ziyade monologun içindeydi, zira barmen sadece bardakları temizliyor, arada sırada içkisini tazeliyor, kimi zaman dinliyormuş gibi sesler çıkarıyordu. Vera ise anlattıkça rahatlıyor, rahatlıyordu. Okulundan bahsetti, okuduğu bölümden, hayallerinden, planlarından... Bir barın barmenini hiç mi hiç ilgilendirmeyen kendinden uzun uzun bahsetti. Anlatmaktan sıkıldığında sorular sormaya başladı. "Örneğin ilkokul dördüncü sınıflara ders veren bir resim öğretmeni olduğunu düşün. Bir gün o küçük şirin çocuklardan biri boya kalemlerini getirmeyi unutuyor, oysa o gün not vereceğini söylemişsin. Ne yaparsın?" Vera elinde kalemi hazır, bakışları kuvvetli, can kulağıyla gelecek cevabı dinliyordu. Oysa barmen önce Vera'ya uzun uzun baktı, ardından "Öğretmen değilim, olmayı da düşünmedim." dedi. Bu kadar. Sadece dört kelime ve bir bağlaçtan oluşan bu cümleyi cevap olarak vermeyi uygun gördü. Vera kendi kendine mırıldanarak defterine not aldı. "Öğretmen olmak istememiş; küçüklüğünden beri hayali barmen olmakmış. Pasif agresif tavırlar sergiliyor." Sorularına ise dur durak vermedi. Hiçbir yanıt onu yıldırmıyordu. O sormaya, barmen geçiştirmeye devam etti derken, zaman hızla ilerledi. “Benden olsun bu da. Ama bir sonraki içkin muhtemelen süt olacak.” Bu sözlerin ardından Vera'nın önüne bir içki koydu, işine geri döndü. Kimi zaman sarhoş kadınlar gelip asılsa da, tepkisiz kalıp onları göndermeyi tercih ediyordu. Vera yanağını eline yasladı ve bir süre izledi. Yüzünden ne düşündüğünü anlamak imkansızdı. Saçlarında yer yer görülen beyazlık yüzüne olgun ve bir o kadar çekici bir hava katıyordu. Fakat O, her şeyden önce mükemmel bir denekti. Agresif cevapları bol bir denek... Kadın bu düşüncelere dalmış, gitmişti. “Senin okulun falan yok mu yarın? Nasıl uyanacaksın sabah?” Adama şirin bir bakış attı. En sonunda konuşturabilmişti. Gülümsedi, biradan bir yudum daha aldı. "Yarın haftasonu. Ne okula gidiyorum ne de bakanlığa. Bütün gün tezim hakkında çalışabileceğim. Tahmin et nerede araştırmalarıma devam edeceğim?" Kısa bir süre adamdan gelecek cevabı bekledi, sadece boş bakışlarla karşılaşınca kendisi cevapladı. "Burada!" O sırada adamın yüzünden mikrosaniyelik bir zamanda geçen endişe mimiğini görmezden geldi. O emindi ki barmen de kadını sevmişti, zira kadın barmenle bir hafta geçirip her dakikasını kaydetmek için neler vermezdi!
Vera birasını tekrar bitirip adamın son on beş dakikasının her ayrıntısını da kayda aldıktan sonra barmen ait olduğu yerden yani tezgahın öteki tarafından çıkıp kadının yanına geldi. “Ben odama gidiyorum. Lütfen başını derde sokmamaya çalış. Eğer öyle bir şey olursa seni korumam haberin olsun.” Bahsi geçen şu odayı görmeyi genç psikolog da görmek isterdi; o emindi ki odadaki her detay adamın ruhunun kapılarını açan birer anahtardı. Zaten her zaman öyledir, odanın rengi, koltukların konumu, hatta pencereden görülen manzara dahi oldukça değişik anlamlara sahiptir ve bu gizemli barmenin karışık düşüncelerini anlamak Vera için o kadar da kolay değildi. Elindekiler sadece varsayımlardı. Ki, bunların hiçbir bilimsel değeri yoktu. Tabii, şimdilik. Vera pes etmeye pek de niyetli değildi. Adamın o gizemli maskesinin altındakileri öğrenip beyninin içindekileri çözmeye niyetliydi. Bu yüzden adama sadece gülümseyip başını derde sokmayacağına dair söz verdi, yarın görüşeceklerini neşeyle hatırlattı. İçinde öyle bir his vardı ki yarın tekrar bu bara geleceği için sevinen tek kişi yine Vera’ydı. Avının odasına çekilmesiyle etrafta sarmaş dolaş olmuş çiftlerden birini gözüne kestirdi, onlara en yakın masaya oturup defterini çıkardı. Gördüklerini not alıyordu. Aslında bir bar köşesinde saat gece yarısına yaklaşmışken birbirlerinin içine düşen çiftler her yerde görülebilirdi, bunda pek de ilginç bir yön yoktu. Şayet bu olayda ilginç bir durum söz konusuysa o da öpüşen çiftlere gözünü dikip defterine notlar alan Vera’ydı ki bakışlarını genç çift de çok geçmeden fark etti. İri kıyım herifin kendini geldiğini gören Vera da işlerin yoluna gitmediğini anlamıştı; fakat bunu dillendiren adamın hemen yanındaki minyon sevgilisiydi. “Bana baksana sen! Ne demeye saatlerdir bizi izliyorsun?” Vera elindeki kalemi bıraktı, defterini kapadı ve ayağa kalktı, aslında teknik olarak saatler olmamıştı, sadece yirmi beş dakikadır çiftin öpüşme durumundaki hareketlerini kaydediyordu, bu yüzden bu tepki oldukça fazlaydı. Bunu söylediğinde ise adamın kalın sesi ortalığı inletti. “Bana bak küçük röntgenci. Gidip kendine rahatsız edecek başka bir çift bul.” Adam aslında isteğini oldukça açık bir şekilde belirtmiş, bulmaması durumunda olabilecekleri de sert bakışlarıyla anlatmıştı. Eş zamanlı olarak da barmen odasının kapısından çıkmış, kavgacı çift ve masum izleyicilerine yönelmişti. Vera o anda durumu kurtarmak için aklına ilk gelen şeyi söyledi. “Ah, çok özür dilerim efendim, niyetim sizi rahatsız etmek değildi. Aranızdaki aşk öylesine imrendirdi ki beni.” Sözlerini desteklemek için elini barmene uzattı ve adamın içki kokan; fakat her şeye rağmen güven veren elini tuttu. Şimdi kendini daha iyi hissediyordu. “İşte sevgilim de geldi.” Barmen durumu idare edip Vera’nın omzuna kolunu attı, kendine doğru çekti. Bu adam ya doğuştan oyuncuydu, ya da bu tip kriz durumlarına bu barda sık sık rastlıyordu. “Beyefendi, sevgilim adına özür diliyorum. Bazen çok fuzuli davranışlarda bulunabiliyor. Kendimizi affettirmek adına, bu gece içkileriniz benden olsun.” Yaptığı bu iyilik ona pahalıya patlamıştı; fakat görünen oydu ki kavgacı çift uzaklaştıktan sonra barmenin yüzünde beliren ifade bu iyiliği Vera’nın daha pahalıya ödeyeceğinin habercisiydi. Hiçbir şey demeyip hareketleriyle isteğini anlattı, kadını odasına götürdü. Oda Vera’nın tahmin ettiği gibi adamın kişiliğini yansıtıyordu: gizem. Odaya bakıp çıkarımlarda bulunmak zordu. Olağan bir ofise benziyordu. Koltuklar deri, duvarlar boş –pahalı bir İskandinav tablosu dışında- ve bir köşede mini bar var. Barmen masasının başına geçerken Vera da deri koltuklardan birine oturdu, çantasını ve defterini önündeki sehpaya koydu. “Ben işimi yaparken burada otur, rica ediyorum..” Bakışları öyle yumuşaktı ki Vera küçük bir çocuğun masum isteğini görür gibi oldu. Başını salladı ve adamı izlemeye koyuldu. Daha önce fark etmediğine şaşırdığı, uzun kollu siyah bir tişört giymişti. Kollarını dirseklerine kadar sıyırmış, ağarmaya başlayan saçlarıyla muhteşem bir uyum sergilemişti. Burnu küçücüktü, gözleri ise çok daha küçük. Bu ikisi yüzüne bir çocuksuluk katarken gözlerinin kenarındaki belli belirsiz çizgiler yaşını belli etmese de bir olgunluk katıyordu. Karşı konulamaz bir adam olduğu belliydi. Kim bilir, belki de bu barın kadınlarla bu kadar dolu olmasının sebebi bu adamdır. Vera öyle duymuştu ki aynı zamanda barın sahibi olan bu yakışıklı adam canlı müzik de yapıyormuş. Vera kendi kendine güldü ve barın bu kadar dolmasının sebebinin kesinlikle bu adam olduğunu düşündü. Defterini çıkardı, fiziksel görünüş hakkındaki fikirlerini ekledi. Odaya geleli on dakika olmuştu ve o süre boyunca hiç konuşmamıştı. Adam yazmaya devam ederken Vera konuştu. “Biz tanışmamıştık. Yani, aslında ben kendimi tanıtmıştım; ama sanırım o zaman beni dinlemiyordunuz. Ben Vera.” Sessizlik. İyi haber ki, Vera buna alışmıştı. “Az önce yaptığınız iyilik için teşekkür ederim. Bir de, sevgili yalanından ötürü özür dilerim; fakat sanırım o adam beni öldürmekten çekinmezdi.” Adamın manidar gülümsemesini görünce utandı ve gözlerini kaçırdı. Defterini çıkarıp tekrar not etti. “Roma dönemi tanrılarının reenkarne olmuş hali gibi gülüyor.” Yanakları kızarmıştı.
Vera mini bara gözlerini dikmiş, barmenden bakışlarını ne kadar kaçırırsa o kadar kâr olduğunu düşünürken adam pek de öyle düşünmüyor gibiydi. Vera’ya gülümseyerek bakıyor, kim bilir aklından neler geçiriyordu. “Seni öldürmesi sorun teşkil etmezdi ama bunun benim mekânımda olmasını istemem… Dexter Julien Mabelle, enchanté madamoseille.” Cümleye başladığı andan itibaren belli olan bir aksanı vardı barmen Dexter’ın. İsmi bunun en büyük kanıtıyken, konuşmasına yerleşmiş Fransızca kalıplar da destekleyici ögelerdi. Vera aksanı olan erkeklere her zaman hayranlık duymuştu. Belki de kendinde hissettiği eksikliktendi... Katıksız İngiliz aksanındansa, seçiçi bir özelliği olan İtalyan Aksanına sahip olmayı isterdi oysa. Düşüncelerinden ve odaya hâkim olan sessizlikten kaçmak için defterine tekrar döndü. Adamın her hareketini ödev dâhilinde olmayan laubali bir şehvetle yazmaya başlamıştı. Her bir kası, dudaklarında oluşan her kıvrım, gözlerindeki her değişme onu tanımak için önemliydi. Mademki kendini tanıtmıyordu, Vera’nın can sıkıcı bakışlarına da katlanmalıydı. Zaten kadını dikkate aldığını gösteren hiçbir işaret yoktu. Uzun süre başını kâğıtlarına gömdü, sıkılınca kalkıp odada turlamaya başladı. Kimi zaman Vera’nın yanına yaklaşıyor, yanına oturacakmış hissi veriyor, Vera heyecanlanmaya başladığı o anda uzaklaşıp hevesini kursağında bırakıyordu. Bir müddet volta atıp boğucu sessizliği ayak sesleriyle doldurduktan sonra ani bir hareketle Vera’nın elinde evirip çevirip oynadığı defteri aldı ve son sayfalarını açıp okumaya başladı. Vera’nın olanları idrak etmesi ve defteri almak için hamle yapması için geçen sürede Dexter tüm yazanları okumuş içinden sessiz kahkahalar atıp dışarıya gülüşü bastırmayı başaramayan dudak kıvrımları şeklinde dönüt vermişti. “Gözlem konunun benim kaslarım olması çok hoşuma gitti, Vera.” Genç kadın utancından yerin dibine geçmeyi, bir sineğe dönüşüp camdan dışarı çıkıp buralara bir daha uğramamayı, kilometrelerce uzağa gitmeyi hayal eder olmuştu. Bir gün bu gözlemlerin başına iş açacağını biliyordu; fakat o günün bugün olmamasını tercih ederdi. Baskı altında olduğu bu duruma rağmen endişe duyduğu o sözlerden çok, adamın ona ismiyle bu kadar rahat hitap edebilmesine şaşırdı. En çok, ismini bu bar havasında karizmatik bir barmenden duymak hoşuna gitti. Gülümseyerek deftere uzandı, alıp çantasına attı. “Psikolojide psikofizyolojik etkiler vardır bayım. Duygularınızın vücudunuza yanması. Onları not alıyordum.” İçinden sevinç çığlıkları atıyor, durumu iyi kurtardığına inanıyordu; yine de barmen pek de inanmış gibi görünmedi. Olsun, bu açıklamadan sonra düşündükleri ancak onun ispatlanamaz yorumları olabilir. “Fark etmişsinizdir ki peşinizi bırakmayacağım. Gece boyu size asılan, peşlerinde buram buram içki ve sigara kokusuyla dolaşan o kadınlardan daha rahatsız edici olamam ya... Ben işimi yapıyorum sadece.” Neden kendine bu kadar güvendiğini bilmiyordu; fakat başına iyi işler gelmeyeceğini sezebiliyordu. Köşedeki minibara gidip kendisi için bir diyet kola, barmen içinse şarap hazırladı. Kadehi adama uzattı, kendisi de kolasından asitli bir yudum aldı. Şu anda ciddi anlamda bir sapık gibi davranıyordu. Fakat başka seçeneği yoktu. İlk defa bu kadar etkileyici bir adamın yanında sınırsız süre durabilmek için geçerli bir mazereti vardı!
Vera'nın sözleri Dexter'ı yeniden gülümsetmişti; fakat bu sefer öylesine bir gülümseme değildi, hakikaten içinden geldiği için gülümsemişti. Vera bunu nereden mi anlamıştı? Tabi ki de gözlerinin kenarında oluşan minik kırışıklıklardan. Bunu herkes bilir. Vera da ne kadar aklıselim olduğunu düşünüp kendini içten içe tebrik ederken barmenin yüzüne yaklaşan gözleriyle irkildi. Kapıdan açıldığında oluşan görüntü adam ve kadının öpüşmek için birbirlerine yavaşça yaklaştığı yönünde anlaşılabilirdi; oysa dudakları neredeyse birbirlerine değecekken Dexter geri çekilip yerine tekrar oturmuş, Vera'yla aralarına masanın girmesine sebep olmuştu. “Belki de kadınların bu ilgisinden hoşlanıyorumdur…” Bu sözler çapkın bir gülüşle desteklendiğinde Vera'nın kendinen utanmasına sebep olmuştu. Her zamanki patavatsız tavrıyla barmeni gerçekten anlayabildiğini ve bu ilgiden rahatsız olduğunu düşünmüş olsa da, yanıldığı söylenmişti. Kolasından bir yudum daha alıp kutuyu önündeki sehpaya bıraktı. Dudaklarında kalan ıslaklığı peçeteyle sildi. “Peki, sence ben nasıl birisiyim? Engin bilgilerine dayanarak tahlil yap karakterim hakkında.” Filmlerdeki havalı adamlara özgü bir edayla, bir eli cebinde, diğerinde şarap kadehiyle yerinde kalkmış, konuğunun tam karşısındaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne atmıştı. Vera gözlerini adama dikti, gülümsemek istese de yapamadı. Vera'yı öylesine aşağılıyordu ki, bunu hiç fark ettirmeden yapıyordu. "Bunu söylemek çok zor; fakat toplam otuz yedi saat boyunca yaptığım gözlemlerime bakarsak..." Birden ağzından kaçırdığı şeyin farkına vardı. Barmen, bu otuz yedi saatin sadece birkaçından haberdardı. Bu yüzden genç kadın utangaç bir şekilde gülümsedikten sonra sözlerine devam etti. "Fazla konuşmayı sevmediğiniz açıkça belli oluyor. Yanınıza yaklaşan kadınlardan az önce söylediğinizin aksine pek haz etmiyorsunuz. Bu güruha ben de dahilim; ayrıca size bu konuştuklarım da çok saçma ve gereksiz geliyor. Asil bir ruhunuz var, bu yüzden insanlar size kolay kolay yaklaşamıyor. Bana sorarsanız nasıl hissettiğimi karşınızda, oldukça rahat olduğum söylenebilirdi. Çünkü benim boş konuşan bir geveze olduğumu düşünüyorsunuz ve bu görüşü değiştirmek için iş işten çoktan geçti. Artık yapabileceğim bir şey olmadığı için kaygı da duymuyorum." Vera konuşmasını aniden kesti. Bu kadar gereksiz konuşmak zorunda değildi; ayrıca adam ona basit bir soru sormuştu, yeniden lafı uzatıp onu sıkmak istemediği için sustu. Oysa bütün gece konuşabilirdi.
Dexter ani bir hareketle Vera'nın ellerini tuttuğunda genç kadın evrene yolladığı tüm enerjiyi ellerinin bir anda ısınmasını sağlamak için kullandı; fakat tabii böyle bir şey mümkün olmadı. Barmen kadının ellerini tuttuğunda soğukluğunu, dolayısıyla yaşadığı heyecanı fark etti. Vera'nın saatlerdir göstermeye çalıştığı özgüven o anda tamamen yok oldu. Adam, sınırları zorlayıp yüzlerini, dolayısıyla mühürlü dudaklarını birbirlerine yaklaştırdı. ”Kadınlardan haz etmediğim konusunda yanılmıyorsun. Aşık oldukları varlığı değiştirmeye çalışmakla hayatlarını harcayan insanlardan haz etmiyorum diyelim direk. Söylediğinin aksine; senden hoşlandım. Dürüst, açıksözlü ve şirin bir kadınsın…” Vera gözlerini aceleyle kırpıştırdı. O mu yanlış duymuştu yoksa adam az önce Vera'dan hoşlandığını mı söylemişti? Gerçi bu cümledeki kullanımı senden nefret etmiyorumla eş değerdi; ama yine de hoşlanmak, hoşlanmaktır. Vera yüzüne yayılan gülümsemeyi bastıramadı. O gülüşü ancak adam tekrar uzaklaşıp o matemli sözleri söylemesi değiştirebildi. ”Saat geç olmuş. Bir centilmen olarak seni evine bırakmam gerekebilir… Hazırlan, ben kapıda bekliyor olacağım.” Oysa bütün gece burada oturup konuşmak Vera'nın çok daha fazla hoşuna giderdi, yine de bunu söyleyemedi. Kendine söyleneni yaptı, çabucak hazırlanıp dışarıya çıktı. Siyah spor araca ilerleyip hizmetkarlardan biri tarafından açılan kapıdan arabaya bindi, Dexter'ın yanındaki yerini aldı. Bu hoşuna gitmişti, adamın tepkilerini yakından incelemek daha sağlıklı sonuçlar verecekti. Ayrıca parfümü bayıltacak kadar harika kokuyordu. Bu fırsatı değerlendirmek adına aklındaki sorularını ardı ardına sıralamaya başladı. Adam dinliyor görünüyor, sadece geçiştiriyordu. Bir aralık, Vera ilerideki evsiz bir adamı gösterip dinlemediğinden emin olduğu için Dexter'a "Mesela, şu uzaktaki adamı mı tercih ederdin eve bırakmak için, yoksa beni mi?” dedi. Alışık olduğu sessizlikle karşılaşınca "Biraz katı yürekli olduğunu söyleyebilirim o zaman…” diye ekledi. Demez olaydı. Zaten sert bir tepkiyle karşılacağını bilse asla demezdi. Oysa Dexter hiçbir acıma olmadan arabayı durdurdu, otoriter bir sesle emretti. “İn arabadan.” Genç kadın adamın ne derece ciddi olduğunu görebilmek için gözlerine baktı, fakat yüzünde şakayı barındıran hiçbir ifade yoktu. Kovulmuştu. Her ne kadar orada kalmak istese de sessizce çantasını eline alıp kapıya uzandı. Demek böyle bir sonla bitecekmiş bu güzel gece. Olsun, Vera güzel vakit geçirmişti ya, yeterliydi. Hem yeni bir bar bulması belki daha iyi bile olurdu. Vera kendi içinde yasını yaşamaya başlamışken, Dexter aynı sert ifadeyle Vera'nın açmak için yeltendiği kapıyı kapattı. ” Saçmalama. Gecenin bu saatinde böyle aptalca bir şey yüzünden seni sokağa atacak kadar kaba değilim… Katı yürekli olabilirim ama kaba olamam.” Burada bir iğneleme vardı; fakat Vera anlamazlıktan gelmeyi tercih etti. Yolun geri kalanında sessiz kalacağına dair kendine söz verdi, gözlerine hücum eden yaşları geri göndermek için derin nefesler alıp verdi. Tabii bunları belli etmeden yapmaya çalışmak oldukça zordu. O içli içli burnunu çekip dışarıyı seyrederken Dexter eski sertliği kaybolmuş bir sesle böldü gergin havayı. "Eğer bir barda barmen olarak çalışsaydın bütün bu saçmalıklarla uğraşmana gerek kalmazdı." Vera başını hızla adama karşı çevirmiş, söylediklerini doğru anlayıp anlamadığına bakmak istemişti. Nasıl yani, birlikte çalışmayı mı teklif ediyordu! Genç kadın sevinç çıplıkları boğazında, sokağın hemen köşesindeki evin kendisine ait olduğunu söyledi ve araba durduğunda barmene aniden sarıldı. "Bu bir iş teklifi mi? Ah bayım, tabi ki kabul ediyorum sizinle çalışmayı. Yarın sabahtan orada olurum, pişman olmayacağınıza emin olabilirsiniz." Ardından fikrinin değişmesine fırsat bırakmadan koşarak evine gitti, kendini yatağa attı. Bakanlık, okul ve bar derken çok yorulacaktı; ama buna değmez miydi? Dexter'la birlikte olmaya... Barmen'le monolog ötesinde diyaloglar yaşamaya... Tabi ki değerdi. İşte Vera o gece Dexter sayesinde rahat uyudu. Sabah uyandığındaysa Dexter sayesinde huzurluydu.
Vera saatlerce tek başına barın önündeki masa sandalyede oturup Dexter'ın gelmesini bekledikten sonra, adam öğleden sonra dörde doğru geldi. Tabi o sırada Vera çoktan soğuktan katılaşmış, yaşamsal fonksiyonları dışında ek bir tepki gösteremez olmuştu. Bunca saat beklemenin ardından bile olsa bardan ayrılmamış, ilk günden işten kovulmamak için dişini sıkmıştı. mükafatı ise Dexter'ın Vera'nın omuzlarına bıraktığı yoğun parfüm kokulu cekete sarılmak olmuştu. Yine de değerdi. İçeri girdiklerinde Vera sıcak bir ortama girmenin verdiği mutlulukla bar sandalyelerinden birine oturdu, Dexter'ın sıcak çikolata hazırlayışını izledi ve bardak kendine uzatılınca deta havada kaptı. Bağırsaklarının donmaması için şu anda buna çok ihtiyacı vardı. "Evet, matmazel. Size yapacağınız işleri sıralasam iyi olacak sanırım… İşiniz çoğunlukla bana yardımcı olmak. Bar tarafında çalışacaksınız, hem bu sayede insanları falan gözlersin. Tabii öncelikle yerleri temizlemekle başlayabilirsin. ” Ah, evet iş. Bir an Vera buraya ne için geldiğini dahi unutmuş adamın kendisine ahenkle söylediği kelimelerin ritmine odaklanmıştı. Sıcak çikolatası bittiğinde ister istemez yerinden kalkıp perdeleri kapadı, Dexter'ın mahzende olduğundan emin olduktan sonra etrafı asasıyla temizledi. Burada olmasındaki amaç temizliği değil, sosyal iletişimi öğrenmekti ne de olsa. Ne fazla, ne az.
Bara müşteriler akşama doğru gelmeye başlamıştı. O vakte kadar Vera içkileri karıştırmış, bar masasında elini kolunu nereye koyması gerektiğini prova etmişti. En sonunda Dexter'ın taktiğini uygulayıp eline bir bardak alarak temizlemeye karar verdi. O bunları yaparken Dexter ise kapı ve pencereleri sıkı sıkıya kapalı odasında kim bilir neler yapıyordu. Vera bakmak istemişti; fakat kapının önüne kadar sessizce gelip bir sandalyeye ayağı takıldıktan sonra aceleyle oradan uzaklaşıp yerine dönmüştü. Bütün akşam barda oturup insanlara koktely hazırlamak ve milletin sevgililerini dinlemek aslında pek de heyecanlı değildi, üstelik Dexter'ı sadece sabah bir kez görebilmişti. Oysa zaten üniversite ve bakanlıkla dolu dolu olan günlerinde bir de bara gelmesinin yegane sebebi Dexter ve onun insanı kendine çeken şeytan tüyüydü. Vera bütün gece umutsuzca onu yakışıklı barmenin eve bırakması için -belki bu gece bir sarılmadan fazlası olurdu- dua etti. Duaları, çok özel bir konuk olduğu belli olan Johhny Walker'ın içeri girmesiyle kabul oldu denilebilir. Dexter sabahtan beri çıkmadığı odasından bu konuğun geldiğini öğrendiğinde çıktı, Vera'nın kulağına eğilip mahzendeki en iyi şarabı alıp gelmesini söyledi. Vera pek alkol kullanan biri olmadığı için şaraplar hakkında pek bir şey bilmiyordu. Tek bildiği ne kadar eski, o kadar iyi olduğuydu. Mahzenin diplerinde bir yerde 1938 yapımı olan bir şişeyi çekip aldı, ağır sigara dumanı ve müziğin etkisi altındaki salona girdi. Dexter konuklarının yanında gülerek bir şeyler anlatıyor, ilk defa neşeli ruh halini gösteriyordu. Vera kendi kendine gülümseyip Dexter'a bağırdı. Sesin geldiği yöne bakan Dexter büyük bir şoka uğradı, çünkü Vera salonun bir ucundan diğer ucuna elindeki kaliteli şarap şişesini fırlatmış, gerçi bunu yaptığı o saniyede büyük bir yanılgıya düştüğünü de fark etmişti. Çünkü henüz ne olduğunu anlayamayan Dexter şişeyi tutamamış, dolayısıyla yıllanmış şaraplardan bir tanesi yer döşemesiyle öpüşmek zorunda kalmıştı. Vera öyle zannediyordu ki Dexter'ı kızdırmıştı. Zira eline bez ve temizleyiciyi alıp şarabın kırıldığı yere gidip yere eğildiğinde hemen yanı başında biten Dexter'ın pahalı ayakkabı ve mantolonu bütün manzarayı kapamıştı. Vera başını kaldırmadan söylendi. "Özür dilerim Dexter, her filmde olurdu hani, ben de..." Konuşması otoriter bir sesle bölünmüştü, her zamanki gibi. "Yeter." Yetmedi. Vera aşağılanmalara doyamıyordu çünkü.
“Odama git, ne olur seni görmeyeyim. Kalbini kırmak istemiyorum Vera.” Gözlerini kaldırmadan elindeki kırık cam parçalarını yere bırakıp elini önlüğüne silen Vera, Dexter'ın bir sonraki emrine kadar, söyleneni yaptı. Elini önlüğüne sildi, yanlışlıkla kestiği elini saklamaya çalışarak bir yerlerden yara bandı buldu ve ilk girişinde heyecanlar içinde olduğu o odaya tekrar girdi. Dexter'ın odasına. Patronunun... Koltuklardan birinin ucuna oturup nasıl özür dilemesi gerektiğini düşünmeye başladı. Onu kızdırmıştı, üzmüştü ve Vera'ya bağırmıştı. Şişeyi kırdığı için Vera'dan nefret ediyordu ve Vera'nın nefret ettiği tek şey insanların ondan nefret etmesiydi. Aklına hiçbir şey gelmiyor, kendini nasıl affettirebileceğini bilmiyordu. Bir ihtimal vardı ki, gerçekleşmesinin mümkünatı yoktu. Çünkü Vera'nın pahalı bir şarap almaya yetecek parası yok, varını yoğunu muggle vakıflarına yatırıyor, cebinde sadece gerektiği kadar para taşıyordu. Dexter'ın onu affetmesinin hiçbir yolu olmadığını düşünen Vera, kapının açıldığını duyunca irkildi. Kimin geldiğini tahmin ettiğinden şüphe yoktu, vücudundan bütün kanın çekildiğini hissetti. Henüz ikinci kez adamın yanından kovulmaya hazır hissetmiyordu kendini. Çünkü biliyordu ki tekrar aynısı olursa, incinirdi. Odaya geldiği andan itibaren elleri dizlerinde, koltuğun köşesindeki eğreti oturuşunu değiştirmemişti. Kapı açılınca da duruşunu değiştirmeden, sessizce bekledi. Yüzünde hiçbir ifade bulundurmamaya dikkat ediyordu; fakat endişenin suratından okunduğuna emindi. Dexter koltuğa yaklaştı, yere eğildi. Vera başını çevirse göz göze gelebilirlerdi. Yapamadı. Korktu. Cezasını bekleyen suçlu gibi bekledi. “Az önce yaptığım şeyden ötürü… Bazen sinirlerime hakim olamıyorum. Senin gibi birisini incitmek hayatımda yapacağım en büyük aptallık olur.” Elleri Dexter'ın avuçları içinde tedirgince duruyordu. Bu sefer hareket edememesinin sebebi korku değil, panik değil, tamamen heyecandı. Vera yavaşça Dexter'ın gözlerine baktı, usulca gülümsedi. "Gerçekten bir hataydı, istersen maaşımdan kesinti yaparsın, o şaraplardan piyasada elbet bulunuyordur. Yeter ki benden nefret etme..." Yüzündeki gülümseme biraz daha arttı, sözlerine devam etti. "Sana söylemem bir şey var. Dün bütün gece bunu düşündüm, burada otururken de onu düşünüyordum. Biliyorsun psikoloji okuduğum için kendimdeki tüm duygusal değişmelerin farkında oluyorum. Ben daha önce böyle hissetmediğim için adını koyamıyorum ama. Örneğin bana kızmanı istemiyorum, benden nefret etmeni, ya da beni geveze bulmanı. Sen hakkımda hep iyi düşün istiyorum. Ama herkes hakkında değil, sadece benim hakkımda düşün mesela. Bir de seni görünce çok heyecanlanıyorum. Gülünce sanki kalbim duracak gibi oluyor, hatta bana gülümsediğinden bile emin olamıyorum." Kıkırdadı. Komik bir durum değildi oysa, çünkü Dexter yüzünde tamamen ciddi bir ifadeyle dinliyordu sözlerini. Sanki dünyanın en ciddi konferansı gibi... "Aşık olduğumu düşünme hemen, olsam bilirdim. Ama oluyor olabilirim. Senin hakkında hissettiğim için bilmende yarar var. Her neyse işimin başına dönmeliydim. Hoşçakal." Ellerini adamın elleri arasından çekti, gözlerine son kez baktı. Vera aşık olmuştu; farkında bile değildi.
|
| Victoria Secret Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 17/03/12
| | | Konu: Geri: Mekan Sahibi ve Çalışanı Alımları C.tesi Mart 17, 2012 5:30 pm | |
| |
| Anja Vàrkony Lakabı : Anjy?
Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 07/03/12
| | | Konu: Geri: Mekan Sahibi ve Çalışanı Alımları Çarş. Mart 21, 2012 11:32 am | |
| Adı Soyadı: Joshua Lionel Strong Mekan Adı: Gallows. Mekan Yeri: The Sulfur ya da Salazar's Hallow olabilir. Mekan Türü: Han. Mekan Betimlemesi: Gallows, başka bir deyişle 'Darağacı' küçük, eski bir kilisenin görünümüne sahiptir, iç yapısı oranın bir zamanlar inşaa edilmiş eski bir muggle kilisesi olduğuna işaret edecek ufak tefek detaylara sahip olsa da genel olarak ortaçağdan kalmış bir meyhaneyi andırmaktadır. Üst katlarında altı adet odası bulunur, bunlardan biri Josh'a aittir. Çalışanlar soru sormaz ya da mekana kimin geldiğinin hesabını tutmaz, içkiler ucuzdur Tek yemek servisi baharatlı patates ve yahnidir. Kapının tam tepesinde kilise zamanlarından kalma büyük bir haç bulunur. Kısacası derme çatma görünüşü sadece yanılsamadan ibaret olan bu yer gizli kapaklı iş yapma peşinde olan insanların uğrak yerlerinden biridir. Karakter Özellikleri: Çocukluktan sıyrılmış, sessiz, ciddi, sert mizaçlı, kaba, acımasız, sinsi. Karakter Geçmişi: Tam adı Joshua Lionel Strong. Soyadı evlatlık alındığı aileye ait. Josh Hufflepuff mezunu ve okul yıllarında sevecen, sıcakkanlı, özellikle de sakar biri olarak biliniyor. Bu zamanlar peşinden koştuğu kız hayatının öznesi. Okulda başarılı değil, büyüler konusunda iyi ama hiçbir zaman istenilen büyüyü yapamıyor, ödevleri yetiştiremiyor ya da sınavları geçemiyor. Okulun sonlarına doğru tam olarak kendisinin de bilmediği bir sebepten ötürü insanlardan soğumaya ve kendinde değişiklikler yapmaya başlıyor. Okulun son senesi ölümyiyen olmak istediğine karar veriyor, insanlığın iğrenç yanlarından iyice nasibini almış, onlardan nefret etmeye başlamış. Bu sıralarda gelişen fiziki yapısından ötürü ilgiyi üzerine çekmeye başlamış ama bundan da nefret ediyor. Gerçek ailesini aramak istese de bununla uğraşacak zamanı pek olmuyor. Kelle avcılığı fikri hoşuna gittiğinden bir nevi ölümyiyen kelle avcısı. Örnek Rol Oyunu: Lisa Shadow, James Strong ve Matt Strong benim. |
| Joshua L. Strong Lakabı : Josh.
Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 21/03/12
| | | Konu: Geri: Mekan Sahibi ve Çalışanı Alımları Perş. Mart 22, 2012 1:35 pm | |
| Başvurunuz kabul edilmiştir. Rütbeniz veriliyor. Mekanınız 'The Sulfur' e açılmıştır. İyi rol oyunları dilerim. |
| Nathan Depardieu Lakabı : Rippah
Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 07/03/12
| | | | Mekan Sahibi ve Çalışanı Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|